Sirasinda
Sorunu sor hemen cevaplansın.
sirasinda teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- sırasında
- during
She is never online, even during her vacation.
-O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.
You must not speak Japanese during the class.
-Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
- sırasında
- while
There are big fines for talking on a hand-held mobile phone while driving.
-Sürüş sırasında elde tutulan bir cep telefonu ile konuşmanın büyük cezaları vardır.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
-İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
- sırasında
- in the course of
He met many fascinating people in the course of his travels.
-O, seyahatleri sırasında çok sayıda etkileyici insanlarla tanıştı.
- sırasında
- whilst
- sırasında
- pending
- sırasında
- 1. at the right time, when the time is ripe. 2. in the course of, during: ders sırasında during the lesson
- sırasında
- when necessary; during
- sırasında
- in course of
- sırasında
- even as
- sırasında
- when necessary
- sırasında
- during which
- sırasında
- enregle
- sırasında
- when
The brain waves during REM sleep are the same as when awake, and it's the stage when you have dreams.
-REM uykusu sırasında beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibidir ve bu, rüyalar gördüğün zamanki aşamadır.
The orchestra makes discordant noises when tuning up.
-Orkestra akort etme sırasında kulak tırmalayan sesler yapar.
- sıra
- {i} alignment
- sıra
- array
- sıra
- sequence
Auto-destruct sequence was set.
-Otomatik imha sırası kuruldu.
A convergent sequence is bounded.
-Yakınsak bir sıra sınırlandırılmıştır.
- sıra
- {i} queue
The queue is too long at the ticket office.
-Bilet ofisinde sıra çok uzun.
We queued up for the bus.
-Biz otobüs için sıraya girdik.
- sıra
- {i} bench
There is a bench in front of the train station.
-Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
The boy sitting on the bench is Tom.
-Sırada oturan oğlan Tom'dur.
- sıra
- rank
His rank isn't high enough for that position.
-Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
-O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
- sıra
- place
I broke my leg in two places during a skiing mishap.
-Ben, bir kayak kazası sırasında iki yerden bacağımı kırdım.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
-Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
- sıra
- row
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
-Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
Tom always wants to sit in the front row.
-Tom her zaman ön sırada oturmak ister.
- sıra
- order
Line up and walk to the door in order.
-Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
Tickets will be allotted in order of application.
-Biletler başvuru sırasına göre ayrılacak.
- sıra
- line
You are the next in line for promotion.
-Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
-Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.
- sıra
- turn
It was my turn to clean the room.
-Odayı temizleme sırası benimdi.
It's your turn to sing.
-Şarkı söyleme sırası senin.
- sıra
- {i} range
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
-İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
- sıra
- desk
There is a book on the desk.
-Sıranın üstünde bir kitap var.
There is one apple on the desk.
-Sıranın üzerinde bir elma var.
- sıra
- lineup
- sıra
- queue, line, file; order, sequence; turn; (oyunda) go; regularity; right time, occasion; desk, bench
- ayin sırasında yapılan
- ritual
- sıra
- right time
- sıra
- (okul) desk
- sıra
- {i} form
Form a straight line!
-Düz bir sıra oluşturun.
- sıra
- (Biyoloji) batch">(Biyoloji) batch
- sıra
- fit
- sıra
- innings
Tom pitched six innings.
-Tom altı vuruş sırası fırlattı.
- sıra
- inning
Tom pitched six innings.
-Tom altı vuruş sırası fırlattı.
- sıra
- pew
Tom usually sits in the back pew.
-Tom genellikle arka sırada oturur.
- sıra
- (Askeri) frequency
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
-Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
- sıra
- go
- sıra
- regularity
- sıra
- locate
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
-20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
- sıra
- amplitude
- sıra
- raw
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
-Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
- sıra
- bout
- sıra
- arrange
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
-Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- sıra
- series
- sıra
- tier
- sıra
- succession
- sıra
- catena
- sıra
- string
- sıra
- occasion
They visited me occasionally.
-Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
I have occasional pains in the stomach.
-Midemde ara sıra olan ağrılar var.
- sıra
- band
- sıra
- {i} slot
- açılış sırasında
- during the opening, during the start-up
- sıra
- occurrences
- sıra
- ordinal
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
-Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
- Sıra
- (Askeri) column">(Askeri) column
- baskı sırasında yetiştirilen haber
- stop press
- depolama ve taşıma sırasında ziyan olan miktar
- outage
- dokuma sırasında çektirmek
- preshrink
- doğum sırasında ölmek
- die in childbirth
- gebelik sırasında
- during pregnancy
- helikoptere uçuş sırasında yakıt ikmali
- (Askeri) helicopter in-flight refueling
- imalat sırasında muayene
- (Havacılık) in-process inspection
- konuşma sırasında
- conversationally
- oturum açma sırasında
- (Bilgisayar) at logon time
- randevu sırasında
- (Askeri) start descent point
- sıra
- the right time to ...: Şimdi denize girmenin tam sırası. Now's just the right time for a dip in the sea. Şimdi sırası değil. This isn't the right time
- sıra
- {i} settle
- sıra
- {i} train
They discovered a very talented player during summer training.
-Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
There is a bench in front of the train station.
-Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
- sıra
- desk (in a school classroom)
- sıra
- file
She sorted the files in alphabetical order.
-O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
The students walked in a single file.
-Öğrenciler tek sıra halinde yürüdüler.
- sıra
- linage
- sıra
- point, moment, time: O sırada öğretmen geldi. At that point the teacher came in. Çiçekleri suladığım sırada telefon çaldı. The telephone rang while I was watering the flowers
- sıra
- order, sequence
- sıra
- {i} spell
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
-Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
- sıra
- (things) placed in a row: sıra ağaçlar trees planted in a row
- sıra
- turn: Sıra sende. It's your turn
- sıra
- {i} arrangement
- sıra
- row; line; queue; file
- sıra
- progression
- sıra
- bank
I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
-Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
The bank collapsed during the recession.
-Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
- sıra
- cue
- sıra
- of all shapes and sizes: sıra portakalı oranges of all shapes and sizes
- sıra
- thread
- sıra
- bank , sequence
İlgili Terimler
sirasinda teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- sırasında
- Gerekince, yerinde ve zamanında
- sıra
- Bir çizgi üzerinde yan yana veya art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi: "Şehir esnafı şekercisinden tutun da, berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar."- S. F. Abasıyanık
- sıra
- Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman: "Bu sırada, elinde paketiyle gelen Mustafa Efendi yaklaştı."- M. Ş. Esendal. Üzerinde birkaç kişinin yer almasına yarar tahtadan oturacak yer: "Oturacak yerler tahta sıralardan olur."- S. Birsel
- sıra
- Üzerinde birkaç kişinin yer almasına yarar tahtadan oturacak yer
- sıra
- Bu biçimdeki topluluğun durumu
- sıra
- Sıra durumunda olan, sıra oluşturan
- sıra
- Düzen
- sıra
- Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman
- sıra
- Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu
- sıra
- Bir çizgi üzerinde yan yana veya art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi
- sıra
- Sıra kelimesi ardı, arkası, önü ve yanı kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kurar ve ardından, arkasından, önünden, yanından, beraberinde, anlamlarında kullanılır
- sıra
- Dershane, meclis gibi yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılmış olan mobilya
İlgili Terimler
sirasinda teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- sıra
- nokta üst üste punctuation colon
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.